Sayfalar

9 Temmuz 2013

İnci Kralı Mikimoto



 Herkes inci takabilir ama Mikimoto takmak herkesin harcı değildir.. :)







1893 Yılında kurulan Mikimoto dünyada ilk kültür incilerini kadınlarla tanıştırmıştır. Hiç bir dönemde güzelliğini kaybetmeyen inci, mücevher dünyasının her zaman  klasiği ve zerafeti olmuştur. Kokichi Mikimoto tarafından 1912 yılında bulunan inci aşısı ile kusursuz inciler yaratılmış ve marka inci lideri olmuştur. En yüksek kalitede inciler üreten Mikimoto Marilyn Monroe, Monaco Prensesi ve Grace Kraliyet ailesinin vazgeçilmez mücevherleri olmuştur. 

İnci dünyası, kültür incilerini yaratan Kokichi Mikimoto çok şey borçludur.. Kültür incisini yaratmakla kalmamış, geliştirilmesinde de bulduğu teknikler sektörde çok önemli rol oynamıştır.

Mikimoto 1885 yılında Japonya da doğar. Bir makarna restorantının sahibinin oğlu olan Mikimoto bu serüvene istiridye yetiştirmekle başlar ve daha sonra inci üretimi üzerine deneyler yapmaya karar verir. Ne yazık ki ilk çabaları başarısızlıklarla sonuçlanır. Fakat hiç bir zaman pes etmeyen Mikimoto, küçük bir sedef boncuğu bir istiridyeye yerleştirildiğinde, o istiridyenin sedefi özel bir salgıyla kaplamaya başlayıp bir inciye döndürdüğünü  keşfeder. Salgının inciye dönüşmesi 5-10 yıllık bir zaman alır  ve çıkartıldığında bu incilerden  yüzde 50 si hayatta kalır. Mikimoto nun bu pes etmeyen tavrı inci dünyasını değiştirir ve Kral Mikimoto yu yaratır.

Ona baba mucit demek yanlış olmaz sanırım :)

İlk butiğini 1899 yılında Tokyo nun en şık alışveriş bölgesi olan Ginza da açar. En kısa zamanda Londra, Paris ve diğer büyük şehirlerden yükse talep görür. Mikimotonun inci tutkusu, heyecanı ve özverisi ona uluslararası arenada başarılar getirmesine sebep olur.

“Tüm kadınların boyunlarını sıra sıra incilerle sarıp sarmalamak istiyorum”  Mikimoto.








Mikimoto; krem ​​beyazlar, Güney Denizinde nadir bulunan ve Tahiti sularında yetişen soluk griler, yeşiller ve siyahlar ile ünlüdür. Mikimoto siyah, Güney Denizi kültür incileri genellikle tavuskuşu kuyruğunun parlaklığındaki büyüleyici renk paletine sahiptir. Akoya daha büyük boyutlardadır. Altın dudaklı istiridyeden, gümüş dudaklı istiridyeye ve görkemli altın incilerine kadar çok çeşitleri bulunmaktadır.

Bir kolye oluşturmak için ise neredeyse 12 hasat yılı sürebilen zamanı beklemek gerekebilir. İşte bu da kaliteli bir inciyi değerli kılan, cazibesini arttıran  bir unsur haline gelir.

Eğer bir Mikimoto alacaksan..:) diğer incilerden ayırt etmen için kontrol etmelisin. Bunun en iyi yolu 10x büyüteç altında inci yüzeyindeki benzersiz yol haritasına veya çizgi desenine bakman gerekir. Tecrübeli kuyumcular bunu anlayabilir. Ama alıcıların anlaması zordur.
-Bir Mikimotom olabilecek mi acaba ? (içses :))
Ve dikkat etmen gereken diğer bir husus. “M” işareti. Mikimoto tarafından oluşturulan her takıda, kendi ayarı olan on damgalı bir “M” vardır. Bu kalitesinin garantisidir.


Ayrıca, kültür incileri için şirketin özel bir not sistemi bulunmaktadır. A'dan AAA arasında değişen parlaklık ve yüzey kriterlerine dayanmaktadır. Eğer güzel bir  inciye sahip olmak istiyorsanız, incini seçerken 'parlaklık, renk, şekil ve yüzey'. Bu 4 kelimeyi aklınızda tutmanız gerekiyor ;)
Mikimoto İnci boyları: Yaka (10. “-13″), boğan (14 “-16″), prenses (18 “-20″), matine (20 “-24″), opera (28 ” -34 “) ve halat (37″ ve daha uzun). 18 24 inç lik bir kolye uzun boylu bir kadın da güzel durabilir. İnci seçiminde kolye uzunluğu, kadının yaşı, vücut kompozisyonu ve boyun yüksekliği önemlidir. Kısa boylu bir kadın da uzun bir kolye hoş durmuyor :)







  • İnciyi, yüzeyini çizebilecek diğer mücevherlerinizden ayrı saklamalısınız.
  • Doğrudan incinin üzerine parfüm sıkmamalısınız.
  • Parfüm ya da terleme gibi asidik öğeleri incinizi kaldırmak önce silmelisiniz.

     Bu basit kuralları uygularsanız, incinizi sonsuza kadar kullanabilirsiniz. ;)




Bakalım kimler Mikimoto takmış.

1.961: H.R.H. Büyük Britanya Prenses Alexandra
1963: H.R.H. Hollanda Kraliçesi Beatrix
1967: H.R.H. Nepal Veliaht Prens Birendra
1970: H.R.H. Ürdün Prensesi Muna
1971: H.R.H. İsveç Prensesi Christina
1972: H.R.H. İspanya Prensi Carlos
1972: Afganistan, Beliguis ve eşi Kraliyet Prens
1973: H.R.H. Tonga Kralı
1975: Onların Majesteleri Kraliçe Elizabeth II ve Prens Philip, Edinburgh Dükü
1977: Suudi Arabistan Prensi Nawaf
1981: Kral Regnier III ve Monako Kraliçesi Grace
1985: H.R.H. İsveç Kraliçesi Silvia
1989: Tayland Kraliçesi Anne Kobkaew Abhakara Na Ayudhya

Hmm güzel.! Sanırım benim hiç bir zaman bir Mikimotom olamacak.. :)




















                                                   Kral Mikimoto Show İncileri..











Bakın bu kelepçe kaç parçadan oluşuyor. Şaşıracaksınız :)




Müthiş.!




Ve Angelina Jolie'nin Mikimoto küpeleri..





TARİHTE İNCİ

Binlerce yıl önce, yazılı tarihten uzun zaman evvel, ilk insan ilk inciyi muhtemelen deniz kıyısında yiyecek araken keşfetmiştir.

Tarih boyunca inci, sıcak iç parıltısı titrek yanar dönerliği ile, en çok değer verilen ve aranan değerli taşlardan biri olmuştur. Birçok kültürün dininde mitolojisinde en eski zamanlardan beri inciye sayısız atıf bulunabilir.

Eski Mısırlılar incileri kendileriyle birlikte gömecek kadar değer vermiştir. Markus Antonius’ tan bir bahis kazanıp bütün bir ülkenin varlığını bir öğünde yutabilmek için, Kleopatra’ nın tek bir inciyi bir kadeh şarap içerisinde eritip içtiği rivayet edilir.

Eski Roma’ da inciler, varlık ve sosyal statünün en üstün simgesi olarak kabul edilmiştir. Grekler inciye hem rakipsiz güzelliği hem de aşk ve evililik ile ilişkisi dolayısıyla çok değer vermiştir. Asil sınıftan güzel genç kızların zarif inci kolyeler taktığı Karanlık Çağlar boyunca kahraman şövalyeler incileri genellikle savaş alanlarına taşımışlardır. Parlak değerli taşların sahip olduğu sihrin kendilerini zarar görmekten koruyacağına inanmışlardır.

Rönesans, Avrupa kraliyet saraylarının inciler içerisinde yüzdüğüne tanıklık etmiştir. İncilere çok değer verildiğinden dolayı, çok sayıda Avrupa ülkesi asil sınıf dışındakilerin inci takmasını yasaklayan kanunlar çıkarmıştır. Avrupa’ nın Yeni Dünya’ ya yayılışı sırasında, Orta Amerika sularında inci bulunması, Avrupa’ nın servetine servet katmıştır. Ne yazık ki denizde yetişen değerli taşlara yönelik açgözlülük ve zaaf, 17 yüzyılda bütün Amerikan inci istiridyesi popülasyonunun tükenmesine yol açmıştır.

1900’ lerin başında doğal incilere yalnızca zengin ve ünlüler ulaşabilmiştir. 1916 yılında, ünlü Fransız kuyumcu Jacques Cartier, değerli gayrımenkul karşılığında iki inci kolye vererek New York’ un ünlü Beşinci Caddesi’ ndeki mağazasını almıştır.

Eski çağlardan beri, inci kusursuz güzelliğin simgesi olmuştur. Bilinen en eski cevher olup yüzyıllar boyunca en değerli taş olarak kabul edilmiştir. M.Ö. 520 yılında ölen bir Pers prensesinin lahdinde bulunan, bilinen en eski mücevher parçası Paris’ teki Louvre Müzesi’ nde sergilenmektedir. Eski insanlar için inci ayın simgesiydi ve sihirli güçlere sahipti. Klasik Roma’ da yalnızca belirli rütbeye sahip insanların inci mücevher takmasına izin verilirdi. Edebi olarak inci kelimesinin Latince karşılığı “eşsiz” demektir ve bu, iki incinin birbirine benzemediğinin kanıtıdır. 

İnciler saflığı ve masumiyeti simgelemeleri nedeniyle ideal düğün hediyesi olarak kabul edilmiştir. Hindu dininde, delinmiş incinin hediye edilmesi ve delinmesi evililik törenin bir parçasını oluşturmuştur.
Romantik dillerde (İspanyolca, Fransızca, İtalyaca) margarita inci demektir. İnci kelimesi İngilizce dilinde 14. yüzyılda görülmüştür. Onüçüncü ve ondördüncü yüzyıllarda inciler, Avrupa’ da şahsi süs olarak çok moda olmuştur. Hem erkek hem de kadın giysileri incilerle işlenmiştir.
Amerika kıtalarında hem İnkalar hem de Aztekler, güzellikleri ve sihirli güçleri dolayısıyla incilere değer vermişlerdir.


“Ayın gözyaşları” olarak da adlandırılan bu taş, cennetin bulutlarından geçen meleklerin izine benzetilir. Geçmişte çoğu medeniyette, kalp hastalıklarına ve pek çok rahatsızlığa iyi geldiğine inanılmıştır. Aslına bakılırsa incinin ana maddesi olan kalsiyum karbonat, bugün de ilaç olarak kullanılmaktadır.